Ofluoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Devletin varlığının hissedilmediği, hukukun hiçe sayıldığı ve cinayeti örtbas etme çabalarının yaşandığı bu süreç hepimizi derinden yaraladı. İktidar partisi milletvekilinin aileyi övmesi, soruşturmanın sağlıklı yürütülmesini engelledi ve suçluların kollandığı izlenimini verdi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Narin'in mezarı başında poz verdiler ancak gerekli tedbirler ve caydırıcı cezalar hakkında hiçbir açıklama yapmadılar. Oysa bu bakanlar sorunun muhatabı ve icranın tepesindeler. Ayrıca olayla ilgili yayın yasağı getirildi. Suçun sansürü, suç ortaklığına hizmet eder; halkımızın adalet beklentisini ne kadar görmezden gelecekler?"
Ofluoğlu, çocukların korunması için acil eylem planının devreye sokulması gerektiğini belirtti ve "Çocuklara karşı işlenen cezanın affı veya indirimi olmaksızın, çocuk cinsel istismarında cerrahi ya da kimyasal kastrasyon, yani kısırlaştırma zorunlu hale getirilmelidir. Bununla ilgili yasal düzenlemeler yapılmalıdır" dedi. Ayrıca, 2016 yılında mevcut iktidarın cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan hükümlü olanlara yönelik tedavi ve diğer yükümlülükler hakkında bir yönetmelik çıkardığını ancak Danıştay'ın vücut bütünlüğünün bir yönetmelikle bozulamayacağına karar verdiğini ve yasal düzenleme yapılması gerektiğini belirtti.
Ofluoğlu, "İvedilikle önleme ve güvenliğe yönelik ilgili bakanlıklarca acil eylem planı yürürlüğe konulmalı. Cinsel istismar vakalarını olağanlaştıracak her türlü davranış ve düzenlemelerden kaçınılmalı, cezai müeyyideler getirilmelidir. Cinsel istismar vakalarında 'Saygın tutum' ve 'İyi hal' indirimi sonlandırılmalı. Toplumda cinsel istismar konusundaki farkındalık artırılmalı ve çocuk istismarını durdurmanın herkesin sorumluluğu olduğu bilinci yaygınlaştırılmalıdır" şeklinde konuştu.